Paneller
İnsanoğlu hataya düşebilse de öğrenebilme yetisine sahiptir. Covid-19 salgını, iklim değişikliği ve yasadışı göç tüm dünyayı etkileyen karmaşık sorunlar haline gelmiştir. Bunun yanında, İslam karşıtlığı, popülizm akımları ve hoşgörüsüzlük yükseliştedir. Pandeminin BM gündemine taşınması 100 günü aşkın bir süre almıştır. BM Güvenlik Konseyi İsrail’in Filistin’e ölümcül saldırıları karşısında bir kez daha etkisiz kalmıştır. Sözkonusu gelişmeler mevcut uluslararası sistemin kırılganlığını ortaya koymuştur. Bu panelde, yakın tarihteki deneyimlerden edinilen derslerin ışığında bölgesel dayanışmanın nasıl güçlendirilebileceği tartışılacaktır.
Avrupa, aşırılığın yükselişi, yaşlanan toplumlar, ekonomik zorluklar, göç ve terörizm gibi ciddi sınamalarla karşı karşıya bulunmaktadır. Covid-19 bu durumu daha da zorlaştırmaktadır. Avrupa aynı zamanda geleceğini ve sürekli değişen küresel ortamda oynayabileceği rolü tartışmaktadır. Sınamalar genellikle yeni fırsatlarla birlikte ortaya çıkmaktadır. Transatlantik siyasi danışma platformu olarak NATO’nun rolü güçlendirilmektedir. Transatlantik ilişkilerdeki bu yeni dönem, NATO Müttefikleri arasında olduğu kadar, Avrupa ile ABD arasında da daha yoğun ve etkin bir işbirliği ve eşgüdümün habercisidir. Güvenlik ve ticaret her iki taraf için de büyük önem taşıyan iki alandır. Bu oturum, Atlantik'in her iki yakasından öndegelen şahsiyetlerin görüşlerini ortaya koymalarına imkan tanıyacak, yeni dönemde ilişkilerin yeniden düzene konulabilmesine ilişkin fikirleri tartışacak ve bu kapsamda Türkiye'nin oynayabileceği rolü araştıracaktır.
Afrika’nın dünyadaki önemi artmaktadır. Kıtaya ilişkin ekonomik büyüme beklentileri dünyanin en çok umut vadeden beklentileri arasında yer almaktadır. Afrika Kıtası Serbest Ticaret Bölgesi, 1,3 milyar potansiyel tüketiciyi bir araya getirerek tüm kıta için tek bir pazar kurmayı hedeflemektedir. Böyle bir güç merkezi, Afrika'nın Ortakları için öncelikli odak alanı olmaya devam etmektedir. Bununla birlikte, yoksulluğun ortadan kaldırılması, sağlık altyapısının ve hizmetlerinin iyileştirilmesi, adil, barışçıl ve kapsayıcı toplumların teşvik edilmesi, çatışmaların barışçıl yolla çözümü ve terörle mücadelenin kazanılması Afrika'nın önemli öncelikleri olmaya devam etmektedir. Bu oturumda, daha istikrarlı ve müreffeh bir Afrika için izlenecek yolun ve uluslararası paydaşların bu amaçla oynayabilecekleri rolün tartışılması amaçlanmaktadır.
Dijitalleşmenin hayatımızdaki önemiyle birlikte yalan haber ve infodemininyaratabileceği tahribatın boyutu da artmaya devam etmektedir. Yanlış bilgi ve yalan haberlerin oluşturduğu tehdidin kamuoyu tarafından anlaşılmasının yanısıra, devletler, medya şirketleri ile büyük teknoloji firmaları arasında bu sorunlarla etkin mücadele edilmesi çerçevesinde mutabakata varılması da gereklidir. Bu oturumda bilgi kirliliğinin yıkıcı rolü de dâhil olmak üzere, dijital ortamdaki çeşitlisınamalar ele alınacaktır.
9 Kasım 2020'de Azerbaycan, Ermenistan ve Rusya Federasyonu arasında imzalanan Ortak Bildiri’nin ikinci Karabağ savaşını sonlandırmasıylasahada artık yeni bir durum mevcuttur. Bu uzlaşı, tüm bölgede işbirliğini canlandırabilecek ve bağlantısallığı inşa edebilecek kalıcı barış ve istikrarın yolunu açabilecektir. Bununla birlikte, otuz yıllık ihtilaftan sonra, ülke içinde yerlerinden edilmiş insanların güvenli bir şekilde dönüşleri, kapsamlı yeniden yapılanma ve sürdürülebilir ekonomik ve sosyal toparlanma, uzun vadeli normalleşmeyi kolaylaştırmak için acilen ele alınması gereken konulardır. Bu oturumda, sözkonusu meseleler ile özellikle bölgedeki tüm aktörlerin sıfır toplamlı bir oyunda yer alması yerine, bölgesel işbirliği için yeni bir ivme yaratma yolunda çaba sarf etmeye ikna etmenin zorlukları ele alınacaktır.
21. yüzyılın tanımı, Asya'nın yükselişine atıf yapılmadan eksik kalacaktır. Her zamankinden daha fazla bütünleşmiş olup, karşılıklı olarak bağımlı olan günümüz dünyasında ekonomik bir güç merkezi olarak Asya’nın rolü, sürekli olarak büyümektedir. Asya’daki diğer girişimlerin yanısıra, Bölgesel Kapsamlı Ekonomik Ortaklık ve Trans-Pasifik Ortaklığı İçin Kapsamlı ve Aşamalı Sözleşme gibi serbest ticaret projeleri, sözkonusu rolü yeniden tanımlayacak ve etkileri küresel olarak hissedilecektir. Bu oturumda, Asya devletleri arasında, karşılıklı çıkarlar ve ortak hedefler temelinde ilişkilerin genişletilmesini ve derinleştirilmesini hedefleyen bölgesel işbirliği tartışılacaktır.
Dünyada yaklaşık 80 milyon zorla yerinden edilmiş kişi bulunmaktadır. Toplam mülteci sayısı da 26 milyon ile eşi benzeri görülmemiş bir düzeye ulaşmıştır. Türkiye, yaklaşık 4 milyon olmak üzere dünyada en fazla sayıda mülteciye evsahipliği yapmaktadır. Anılan endişe verici sayılar karşısında, mültecileri ve yerlerinden edilmiş diğer insanları korumayı teminen etkin uluslararası işbirliği, düzensiz göçün yönetimi ve donör yorgunluğundan kaçınmak büyük önem taşımaktadır. Diğer yandan, dünya genelinde yaşanmakta olan göç akımlarının etkileriyle ilgili hararetli bir tartışma sözkonusudur. Bazı çevreler göçün, çeşitliliği desteklediğini ve sürdürülebilir kalkınma süreçlerine katkıda bulunduğunu iddia ederken, kimileri göçü, toplumların kültür ve ekonomilerinin karşılaştığı bir sınama olarak görmektedir. Bu oturum, anılan meseleleri kapsamlı bir perspektiften tartışacak ve uluslararası işbirliğini ilerletmenin yöntem ve araçlarını araştıracaktır.
Ortadoğu ve Kuzey Afrika’ya işbirliği, bağlantısallık ve angajman yerine, hala kırılganlıklar, yaptırımlar ve yapay bölünmeler damga vurmaktadır. Bölgede iktidar boşlukları oluşmakta, vekalet savaşları çoğalmakta ve jeopolitik rekabetler hakim olmaktadır. Ekonomik toparlanma ve yeniden yapılanma, sürdürülebilir barış ve istikrar için bir sınama olmaya devam etmektedir. Bu oturum, sözkonusu olumsuz eğilimleri tersine çevirmek ve bölgede barışı, işbirliğine dayalı güvenliği, istikrarı, kalkınmayı ve refahı teşvik etmek üzere çeşitli seçenekleri irdelemeyi amaçlamaktadır. Aynı zamanda, diyalog yönünde atılan bazı olumlu adımlara rağmen askeri yaklaşımların yerini koruduğu bir dönemde diplomasiyi ön plana çıkaracaktır.
Kadını gözardı eden diplomatik yaklaşımlar eksik kalmaya mahkumdur. Bu sadece kadınların süregelen ihtilaflardan, terörizmden ve aşırıcılıktan büyük acılar çekmesi nedeniyle değil, onların barışa erkekler kadar etkin katkılardabulunmalarından ileri gelir. Hal böyle iken barışı inşa etme ve sürdürme çabalarında kadınların etkin aktörler olmalarını ne şekilde garanti ederiz? Bu panelde nelerin yanlış olduğundan ziyade cinsiyet eşitliğinin ne şekilde sağlanabileceğinin incelenmesi hedeflenmektedir.
Artık sıradışı olmayan popülizm ve aşırıcılık küresel ivme kazanmaktadır. Politik kazanımlar elde etmek üzere manipüle edilmektedir ve bir yandan kullanılan kışkırtıcı nefret söylemleri toplumların huzurunu tehlikeye atarken diğer yandan bu akımlar arasında yer alan, yükselen yabancı düşmanlığı ve İslam karşıtlığı, her düzeyde müteyakkız olmayı gerektirmektedir. Bu oturumda, aşırıcılık ve ayrımcılığın altında yatan temel nedenler ele alınacaktır.
Doğu Akdeniz, 2020 yılı ile 2021 yılı başlarında, bazı Avrupa Birliği devletleri ile Türkiye arasında, doğal kaynakların işletilmesi ve Münhasır Ekonomik Bölgeler kapsamında deniz sınırlarının belirlenmesi konularında ciddi anlaşmazlıkların yaşandığı bir yüksek gerilim alanı olarak kalmıştır. Atılan olumlu adımların yardımıyla her ne kadar geçtiğimiz aylarda gerginliğin azalması bir ölçüde sağlandıysa da, bölgede acil olarak ilgili tüm aktörlerin dahil olduğu güçlü bir diyaloğa ihtiyaç bulunmaktadır. Kıbrıs sorununun, sahadaki gerçekler ışığında ele alınması gerekmektedir. İlgili taraflar tutumlarına güçlü bir şekilde bağlı kalırken, Yunanistan ile Türkiye arasındaki diyaloğun yeniden başlaması ve Türkiye ile AB arasında daha uzlaştırıcı mesajlar, doğru yönde atılmış adımlardır. Bu oturum, bölgedeki gerilimi azaltmanın yöntemleri ile işbirliğine dayalı çözümlere yönelik diplomatik yaklaşımları araştıracaktır.
İş dünyasının yalnızca hissedarlarına karşı sorumluluk duyduğu bir dönem var idiyse, bu dönem artık geride kalmıştır. İş dünyası, küresel toplumun ayrılmaz bir parçası olmaya devam etmekte ve bu rolü günümüz sorunlarına kayıtsız kalmayarak üstlenmektedir. Bu oturumda, diplomasinin, barış ve kalkınma çabalarında iş dünyasıyla nasıl daha uyumlu çalışabileceği ve iş dünyasının bu alanda yapabileceği katkılardan nasıl istifade edilebileceği tartışılacaktır. Oturumda ayrıca, çağımız için çok paydaşlık tanımlanırken, uluslararası iş dünyasının nasıl daha etkili bir barış aktörü olabileceği ele alınacaktır.
Terörizm, tüm biçimleri ve tezahürleriyle, uluslararası barış ve güvenlik için bir tehdittir. Terör örgütleri nefret dolu anlatılarını yaymaya, gençleri hedef almaya ve uluslarımıza büyük zararlar vermeye devam etmektedir. Salgın bile terörist grupları faaliyetlerine devam etmenin yeni yollarını aramaktan caydıramamıştır. Sınıraşan ve gelişen niteliği gözönüne alındığında, terörizm ile hukukun üstünlüğü temelinde işbirliği içerisinde mücadele etmek hayati önem taşımaktadır. Terörizmi belirli bir din, ulus, ırk veya etnik grupla ilişkilendirmek, yalnızca terörizme hizmet edenlere fayda sağlayacaktır. Bu nedenle, terörle mücadele çabalarının başarısı için terörizmin temel nedenlerini, propagandayı ve finansmanını ele alan bütüncül bir strateji izlenmesi gereklidir. Bu oturumda, siber terörizm dahil olmak üzere, terörizmle ilgili güncel sınamalar ile bu bağlamda olası uluslararası işbirliği yöntemleri tartışılacaktır.
Küresel enerjide dönüşüm, Paris Anlaşması'nın hedeflerine ulaşmanın anahtarıdır. Bu amaçla, karbon oranının net sıfıra erişmek üzere azaltılmasına yönelik sürdürülebilir enerji geçişinin sağlanabilmesi, küresel iklim gündeminde büyük önem kazanmıştır. Sözkonusu hedefler, tüm ülkelerin enerji politikalarını gözden geçirmesini, temiz ve sürdürülebilir enerji için yeni teknolojiler geliştirmesini gerektirmektedir. Halihazırda, Covid-19 salgınının ardından küresel ekonomik iyileşme, net sıfıra doğru sürdürülebilir enerji geçişi için büyük bir fırsat sunmaktadır. Bunu başarmak için hükümetler, şirketler ve ilgili tüm enerji paydaşları, çeşitli, sürdürülebilir, dayanıklı ve sosyal olarak kabul edilebilir temiz enerji sağlamanın yollarını aramaktadır. Bu oturumda, anılan kapsamlı hedefe ulaşmak üzere oluşturulabilecek stratejiler incelenecektir.
Balkanlar, halihazırda kendisini yeniden tanımlamaktadır. Bu kapsamda, bölge liderleri, ortak sınamaların üstesinden gelmek için müşterek girişimlerde bulunmaktadır. Ticaret, ulaşım ve enerji koridorları ile birlikte kurulan yeni bağlar ve ortaklıklar, istikrarı ve sosyo-ekonomik kalkınmayı artırmak için geniş fırsatlarla şekillenmektedir. Covid-19 salgını sözkonusu çabaları geçici olarak yavaşlatmış olsa da, Balkan ülkeleri arasındaki bakış açılarının giderek ortak bir noktada buluşması nedeniyle gelecek on yıllık dönem bölge için umut vaad etmektedir. AB üyeliği bölgedeki bazı ülkeler için kısa vadede stratejik bir hedef teşkil etmektedir. Bu oturum, bölgenin yeni dinamiklerini yeniden gözden geçirmeyi, ek işbirliği yolları hakkında fikir vermeyi ve Balkan sorunlarına Balkan çözümlerini irdelemeyi ve AB üyeliğine giden yola odaklanmayı amaçlamaktadır.
Bölgesel örgütler, aynı bölgede yer alan, aynı sorunlardan etkilenen devlet aktörlerinibir araya getirmektedir. Pandemi, iklim değişikliği ve terörizm gibi bazı öncelikli riskler ve sınamalar doğası gereği küresel olmakla birlikte, bölgesel kuruluşlar çağımızın sorunlarına uygun çözümler bulunması yönündeki katkılarını artırabilirler mi? Küresel örgütleri daha işlevsel bir hale getirmeye çalışırken, bölgesel örgütlerde bu çabaları tamamlamak için ne yapılabilir? Oturumda, bu sorular tartışılarak bölgesel örgütlerin etkinliğini artırmaya yönelik fikirler ele alınacaktır.
Günümüz dünyasında, genç nesiller, güncel küresel konulara yakın ilgi göstermekte ve dahil olmaktadırlar. Erken yaşlardan itibaren sosyal medya araçlarına aşina olmaları sayesinde gençler iletişim ağı kurabilme yeteneklerini, dinamizmlerini ve harekete geçip seslerini anında duyurabilme yeteneklerini geliştirmiştir. Yeni perspektifler tecrübe etme isteğiyle, toplumun her kesiminden geniş kitlelerin dikkatini çekebilmektedirler. Geleceği temsil eden gençlerin barış ve diplomasi konusundaki görüşleri karar vericiler için önemlidir. Bu oturum, toplumun genç üyelerine kendileri için önemli olan konularda görüş alışverişinde bulunma ve seslerini duyurma fırsatı sunacaktır.